Ağustos 2019 | Akademik Birisi

Türkiye'de ve Dünya'da En Yaygın Master Programları

  Hiç yorum yok


Lisans eğitiminizi tamamladınız ve artık bir yüksek lisans eğitimine başvurmak istiyorsunuz ama bu konularda yeterince bilginiz yoksa size uygun olacağını düşündüğüm bir yazı yazmayı planlıyorum.

Türkiye'de ve dünyanın çeşitli yerlerinde geçerli olan yüksek lisans programları hakkında bildiklerimi ve araştırdıklarımı aktarmaya çalışacağım.

Dünya'da aralarında seçim yapabileceğiniz binlerce master programı bulunuyor. Bunların birçoğunda ise eğitim İngilizce olarak verilmektedir. OECD istatistiklerine göre dünyada her yıl 5 yüz bin öğrenci master programlarından mezun oluyor.
Yüksek lisans programlarının odak noktasını yoğun çalışma, takım projeleri ve özgün araştırmalar oluşturmaktadır.

Uygulamada bulunan çok çeşitli master alanları bulunuyor. Bu alanlar Türkiye'de tezli ve tezsiz olmak üzere daha çok sosyal bilimler, fen bilimleri, eğitim bilimleri ve sağlık bilimleri olarak ayrılıyor.

Türkiye'de ve Dünya'da En Yaygın Master Programları

1. Master of Arts (M.A.s): M.A.s genellikle Tarih, Dil, İletişim, Beşeri Bilimler, Sosyal Bilimler gibi disiplinlere odaklanır. Genellikle iki yıl sürer ve araştırma ile akademik çalışmaya yöneliktir.

Felsefe, İngilizce, Tarih, Antropoloji, Eğitim gibi alanlarda uzmanlık için tercih edilir.

2. Master of Science (M.Sc.): Yüksek Lisans çalışmalarının daha teknik tarafını içinde barındırır. Adından da anlaşılacağı gibi, M.Sc. programlar bilimsel öğrenmeye ve araştırmaya odaklanır.
Üniversitelerin öğrenim tarzlarında ki farklılıklara rağmen daha çok beşeri ve sosyal bilimler alanında yapılan yüksek lisanslar bu kapsamdadır.

Mühendislik, Veterinerlik, Bilgisayar Bilimi, Matematik, Fizik gibi alanlarda uzmanlık için uygulanan bir programdır.

3. Master of Business Administration (MBA): Bu master programı yukarıdaki iki programdan daha prestijli bir konumdadır. Bu popüler akademik derece türü, henüz lisans düzeyinde iken geniş iş tecrübesine sahip mezunlara veya kariyerlerini bir üst seviyeye çıkarmak isteyen çalışan profesyonellere yöneliktir.
Bir üniversitede veya bir işletme okulunda MBA derecesi kazanabilirsiniz. MBA'ler çoğunlukla 27-32 yaş arasındaki profesyonellere yöneliktir ve çoğu zaman bir iş deneyimine sahip olmanızı beklerler.

Muhasebe, Proje Yönetimi, İnsan kaynakları, Operasyon, Pazarlama gibi alanlarda uzmanlık için tercih edilen bir programdır.

4. Executive MBA: Daha çok becerilerini artırmak isteyen yöneticiler, girişimciler ve çeşitli işletme liderleri için tasarlanmış bir programdır.

5. Master of Management (MiM): Genellikle 23 yaş altındaki iddialı öğrencileri kendine çeken, yeni ama gelecek vaad eden bir eğitim programıdır. Çoğunlukla Avrupa üniversitelerinde ve kolejlerinde bulunan MIM, Asya, Avustralya ve Kanada'da da mevcuttur.

6. Master of Research (M.Res.): Bu genellikle mezuniyet sonrası araştırma kariyerine veya doktora derecesine hazırlanan öğrenciler tarafından tercih edilir. Araştırma, diğer yüksek lisans derslerinde de mevcut iken, M. Res. temelde  uygulamalı derslerin yoğunlukta olduğu bir programdır.

7. Master of Philosophy (M.Phil.): Bu doktora için bir köprü olarak görülmektedir ve süresi bir ila iki yıl arasındadır. Dünyadaki bazı üniversitelerde doktoraya ön hazırlık olarak verilen eğitim faaliyetidir.

8. Master of Education (M.Ed.): Mevcut öğretmenler ve öğretmen adayları için uygulanan bir master programıdır. Kariyer değişikliği yapmak, uzmanlık kazanmak ve potansiyelini arttırmak için tercih edilir.

9. Graduate Diploma in Law (GDL): Dünyadaki bazı üniversitelerde eğitimi verilen bir tür uzmanlık programıdır. Bu program kariyer değişikliği yapmak, uzmanlık kazanmak ve potansiyelini arttırmak isteyenler tarafından tercih edilmektedir.


Kaynakçalar:





Kongre ve Sempozyumda Sunum Yapmak - Bazı İpuçları

  1 yorum


Akademik kariyerinizin henüz başlarında iken kendinizi geliştirmek adına yapabileceğiniz en güzel etkinliktir bir sempozyum ya da kongrede sunum yapmak. İster danışman hocanızla birlikte katılım sağlayın, isterseniz arkadaşlarınızla isterseniz de bireysel katılım sağlayın ama mutlaka bu tecrübeyi yaşamak için acele edin.

İlk deneyim olması nedeniyle haliyle heyecan ve korku verici olabiliyor. Alanında yetkin akademisyen ve araştırmacıların karşısına çıkıp araştırmanızın sonuçlarını sunacak olmak size hata yapmaktan korkmayı, nefes kontrolü yapamayacağınızı düşünmeyi, küçük düşmekten korkmayı ve daha da fazlasını bir arada yaşamanıza neden olabiliyor. Biliyorum öyle, çünkü bende zamanında bu duyguları yaşadım.

Şunu unutmayın ne kadar hazırlıklı ve donanımlı giderseniz gidin ilk tecrübenizde bunları yaşamanız gayet normal. Zaten sunumunuzu dinleyenler de bunun farkında olacakları için sizi çok fazla zorlamayacaklardır.

Kongre ve sempozyumlarda en iyi sunumu yapabilmek için kendi tecrübelerimle de sabit bazı ipuçları vermek istiyorum.

Sunumla ve Slaytla Alakalı Olanlar


             Sunumunuzu hazırlarken uzun uzadıya yazılardan mutlaka uzak durun. Bir sayfa slaytta en fazla 3-4 cümle bulundurun.

             Her 3-4 sayfada bir muhakkak bir görsel bulundurun. Bu görsel bir analiz, istatistiksel veri, konuyla ilgili örnekleme fotoğrafı ya da grafiksel anlatım olabilir. Böyle bir görsel bulunması hem size soluk aldıracaktır hem de kürsüden kurtulup sahneyi daha etkin kullanmanız için size fırsat sağlayacaktır.

             Sunumlarınızda etkin olarak kullanacağınız 1-2 anahtar kelime seçin ve bütün anlatımınızı bu anahtar kelimeler üzerine kurmaya çalışın. Sunumlarda çok fazla anahtar kelime kullanmak dinleyicilerin dikkatinin dağılmasına neden olabilir.

             Dinleyicilerin sizi, konuşmanızın başlamasından sonra en dikkatli dinledikleri süre ilk 6-7 dakikadır. Bu süre içerisinde dinleyicilerinizi ne kadar iyi yakalayabilirseniz sizi o derece sıkılmadan dinleyeceklerdir. Sıkıcı geçen bir sunumun size karşı oluşan ilk intibanın olumsuz olmasına neden olacağını unutmayın.

             Tüm makalenizi slaytlarla anlatmaya çalışmayın. Özellikle literatür kısmını çok yüzeysel geçmeye çalışın çünkü o salonda sizi dinleyenlerin çoğunluğu zaten alanında yetkin olduğu için literatür kısmını biliyorlardır.

             Hipotezlerinizi savunurken ve elde etmiş olduğunuz sonuçları paylaşırken kısa ve komik örneklemeler verin. Bu size daha fazla artı puan kazandıracaktır.

             Slaytlarınızı çok fazla uzun tutmayın ortalama olarak 15 sayfalık bir sunum her zaman 30-40 sayfalık sunumlara göre daha fazla takdir edilmiştir. Çünkü sayfa sayısı ne kadar çoğalırsa dinleyicilerin sıkılma olasılığı da o kadar artacaktır.

             Sunumunuz bittikten sonra elbette sorular gelecektir. Bu soruları, incelediğiniz literatür ve elde ettiğiniz sonuçlar dahilinde cevaplamaya çalışın. Konunun dışına çıkan ve yeterince bilgi sahibi olmadığınız sorularda ise açık sözlülükle bilginiz olmadığını söyleyin. Bunu söylemek karma bir cevap verip hata yapmanızdan daha iyidir.

             Bunların dışında son olarak dikkat etmeniz gereken bir şey var.  O da giyiminiz. Klasik renkler ve klasik kıyafetler sizin kendinizi daha motive ve güçlü hissetmenizi sağlayacaktır. Erkekler için kumaş bir pantolon ve gömlek, kadınlar içinde kumaş bir etek ya da pantolon üzerine bir gömlek en iyisi olacaktır.

Sunumunuz Bittikten Sonra Neler Yapmalı? 

             Artık sunumunuz bitti. Bu noktadan sonra artık olabildiğince network kurmaya çalışın. Sunumunuzu dinleyen jüri üyelerinin ve diğer dinleyicilerin yanına gidip eksiklerinizi ve hatalarınızı muhakkak sorun. Aldığınız eleştirilere karşı hemen kendinizi savunmaktansa ve küçük bahanelerin arkasına sığınmaktansa defterinize küçük notlar alın ve o kişinin düşüncelerine değer verdiğinizi gösterin.

             İlk defa tanıştığınız kişinin ismini, okulunu, yaptığı çalışmaları ve katıldığı diğer kongreleri ve konferansları sorabilirsiniz. Dikkatinizi çeken bir özelliği varsa muhakkak mail adresini alın. Kongre bitiminden 1-2 hafta sonra kendinizi ona hatırlatacak bir mail atmanız ve herhangi bir konuda yardımını istemeniz size ileride çok işinizi yarayacak bir iletişim hattı kurmanızı sağlayacaktır.

             Oturumları gösteren programları takip edin ve kendi alanınızla alakalı sunumlara muhakkak katılın. Elinizde muhakkak bir kalem ve kağıt bulundurun böylece ilginizi çeken her detayı not alabilirsiniz.

             Kokteyller ve yemek esnasında kendi başınıza bir köşeye çekilmeyin. Kalabalık gruplar arasına girin ama muhabbetlerine direk olarak girmek yerine önce dinleyici olun.


Akademik Performansı Arttırmak İçin 10 Tavsiye

  2 yorum

Twitter hesabımdan sürekli olarak mesajlar alıyorum. Kendimi nasıl geliştirebilirim, akademisyen olmak için neler yapmalıyım, nelere dikkat etmeliyim, hocama kendimi nasıl kabul ettirebilirim, vize ve final sınavlarıma nasıl çalışabilirim vs. olarak akıp giden bir mesaj kutusuna sahibim.

Bu soruların haliyle net ve kesin bir adet cevabı bulunmuyor. Ama yine de KPSS çalışıp memur olmak isteyenleri, özel bir şirkette personel olmak isteyenleri ya da akademisyen olmak isteyenleri ilgilendiren bazı tavsiyeler vermek istiyorum. Bu tavsiyeleri kendinize düstur edinmek size muhakkak sağlıklı bir kariyer sağlayacaktır.

1) Sınıfta Dikkatinizi Toplayın
Sınıfta ders anlatılırken hayal kurmaktan ve küçük kelime detaylarına takılarak dersten uzaklaşmaktan uzak durun. Konsantrasyonunuz bu noktada devreye girmektedir. Birçok hoca derste anlattığı konuların içinde önem verdiği kısımları diğerlerinden daha bariz olarak vurgulayacaktır. Size düşen bu kısımları keşfetmektir.

2) Sorular Sorun
Derste anlamadığınız soruları hemen o anda sormak sizin için en iyisi olacaktır. Ders sonunda sorarım denilen soruların büyük bir kısmı ya unutulmakta ya da daha sonradan boş verilmektedir. Bu yüzden soru sormaktan kaçınmayın. Anlam bütünlüğünüzü belki de bu sayede sağlayacaksınızdır.

3) Not Alın
Her zaman yanınızda bir kalem ve kağıt muhakkak bulundurun. Not alma alışkanlığı olmayan insanlar çoğu şeyi hatırlamakta zorlanmaktadır. Ben bunu unutmam denilen konular çok değil 4-5 saat sonra kendisini unutturmaya başlamaktadır. Bu konuyla alakalı bir durum değil aslında sizin beyin yapınızın işleyişiyle alakalı bir durum.

4) Düzeltmeler ve Uygulamalar Yapın
Derslerde öğrendiğiniz şeyleri kendi hayatınıza mümkün olduğunca entegre edin. Öğrendiğiniz ilginç konuları arkadaşlarınıza anlatın. Eğer arkadaşınız yoksa bir ayna karşısında bunları kendinize anlatmak bile size çok fazla şey kazandıracaktır. Belirli aralıklarla bu anlatımları tekrarlayın ve daha sonra notlarınıza bakarak eksikliklerinizi düzeltin.

5) Ertelemeyin
Ödevlerinizi veya görevlerinizi teslim tarihinde değil verildiği tarihte yapın. Teslim tarihinde de son defa gözden geçirin. Bu alışkanlığı kazanmanız size sorumluluk duygusu kazandıracaktır. Ayrıca ödevi veya görevi verildiği tarihte yapmanın vermiş olduğu mutluluk ödevi yapmak için son tarihi bekleyenlerin yaşadığı stresten daha üstündür.

6) Düzenli Olun
Günlük hayatınızı bir düzene koymaya hemen başlayın. Evinizi ve odanızı derli toplu tutun. Çalışma masanız her zaman temiz ve düzenli olsun. Sizin dikkatinizi dağıtan her şeyi evinizden uzaklaştırın. Çalışmanız gereken kitapları, makaleleri, ders notlarını sürekli ciltli ve tertipli tutun. Düzenli bir uyku ve yemek alışkanlığı edinin. Gözünüz sürekli saatinizde olsun ve dakik hareket etmeye çalışın.

7) Öğrenmeye Karşı Olumlu Tavırlar Takının
Herhangi bir konu veya göreve başlarken kulaklarınızı diğer insanlara kapatın. İnsanların söylediklerinin sizde ön yargı oluşturmasına izin vermeyin. Ben bu işi en iyi şekilde, en doğru zamanda ve kendime yakışan en güzel haliyle yapacağım deyin.

8) Öğrenmeyi Eğlenceli Hale Getirin
Spor yaparken, müzik dinlerken veya arkadaşlarınızla buluşmaya giderken bile aldığınız notlara sadece göz gezdirin. Zorlama ile ders çalışıyorsanız bir süre ders çalışmamanız en iyisi. Daha sonrasında kendinizi koşullayıp yeniden başlamak daha doğrusu. Kendinize eziyet ederek ders çalışmayın. Bu çalışma kesinlikle kalıcı olmayacaktır.

9) Kısa Molalar Verin
Uzan uzadıya süren ders çalışma periyotları sizi muhtemelen dersten veya görevden uzaklaştıracaktır. Bundan dolayı disiplinli bir ders çalışma temposu kendinize edinin. Saat başlarında verilen 10'ar dakikalık molalar sizi kendinize getirecektir.

10) Danışman Hocanıza Danışın
Bir bilgiye ulaşmak istediğinizde bu konuda yarım yamalak bilgisi olan arkadaşlarınıza danışmak yerine konusunda uzman olan hocanızın yanına gitmek en doğrusu olacaktır. Bu sayede daha sağlıklı bilgiye ulaşabilirsiniz. Danışman hocanıza danışmaktan imtina etmeyiniz.

Adam Smith'in Bir Tuhaf Hayat Hikayesi

  Hiç yorum yok


Adam Smith, 5 Haziran 1723-17 Temmuz 1790 tarihleri ​​arasında İskoçya'da yaşadı. Zengin bir ailede gözlerini dünyaya açan Adam Smith bir gümrük kontrolörünün oğluydu.
Adam'ın doğumuna birkaç ay kala babası vefat etti.

Adam henüz 4 yaşındayken o dönemin çingeneleri tarafından kaçırıldı. O dönemde güçlü bir isme sahip olan amcası çingenelerin elinden Adam'ı kurtardı. Bir diğer rivayete göre ise çingeneler amcasının ne kadar güçlü birisi olduğunu duyunca korkularından çocuğu bırakıp kaçmışlardır.

Adam 1937 yılında 14 yaşındayken Glaskow Üniversitesine başlamıştır. Burada ahlak felsefesi üzerine çalışmalar yapmıştır. Burada kendini iyice geliştiren Adam özgürlük ve akılcılık prensiplerini edinmiştir.

Glaskow üniversitesinin öğrencilerin sağladığı bir bursu almaya hak kazanan Adam Oxford Balliol kolejine gönderilmiştir. Burada dini inançlarını güçlendirmesi beklenen Adam tam tersine dini inançlarını kaybederek koleji bitirip geri dönmüştür.

Adam 1748 yılında Edinburg Üniversitesi'nde halka bir dizi açık konferanslar vermek üzere görevlendirilmiştir. Bu konferanslarda daha çok zenginliğin ilerleyişi ve doğal özgürlük konularında konuşmalar yapmıştır.

Adam Smith, 1751 yılında Mantık Kürsüsünü alarak Glasgow Üniversitesine geri döndü. Ertesi yıl Ahlak Felsefesi Başkanı oldu. Derslerinde etik, söylem, hukuk, politik ekonomi ve “polis ve gelir” gibi konular yer almıştır.

1759'da Smith, Glasgow'da ki derslerine dayanan Ahlaki Duygular Teorisi'ni yayınladı. Kitap, Smith'in zamanının önde gelen bir düşünürü olarak ün kazanmasını sağladı.

1764-1766 yılları arasında Smith bir dükün oğluna öğretmenlik yapması için görevlendirildi. Bu öğrencisi ile birlikte Voltaire, Rousseau, Franklin, Turgot, Jean D'Alembert, André Morellet, Helvétius ve Francois Quesnay da dahil olmak üzere, günümüzde birçok ünlü akademisyenle temasa geçerek Avrupa’da geniş bir yolculuk yaptı.

1766 yılında doğduğu şehre geri dönen Smith kendisini çalışmalara adadı. Bu süreçte Ulusların Zenginliklerinin Doğasına ve Sebeplerine ilişkin bir yazı yazdı.

Ulusların Zenginlikleri şimdiye kadar yazılmış en etkili kitaplardan biri haline geldi. Sanayi Devrimi'nin başlangıcında siyasal ekonominin durumunun en iyi yazılmış bir ifadesidir; serbest piyasa politikaları için kapsamlı bir örnek teşkil eder ve ekonomi alanında ilk modern eser olarak kabul edilir.
Beş kitabı iki cilt olarak yayımlandı. Bu kitapla birlikte bu alanda daha önce yapılan tüm çalışmalar iptal edildi ve akademisyenler dikkatlerini Smith’in klasik ekonomi olarak bilinen fikirlerine yönelttiler. Bu da Modern Ekonomi ve Marksist İktisat'ın temelini oluşturdu.

Adam hayatı boyunca evlenmeyi hiç düşünmedi (belki de kendisine uygun bir kısmet bulamadı kim bilir). Ömrünü annesinin yanında geçirdi ve kendisini araştırma ve yazmaya adadı.

1778'de Adam Smith İskoçya'da Gümrük Komiseri oldu ve annesiyle birlikte Edinburgh'da yaşadı. 17 Temmuz 1790'da öldü.



Kaynakçalar:
1) https://www.undiscoveredscotland.co.uk/usbiography/s/adamsmith.html
2) https://www.adamsmith.org/blog/the-kidnapping-of-adam-smith

Fordist Üretim Tarzı ve Ford Fabrikalarında Sendikalaşma

  Hiç yorum yok


1908 yılında Amerika'da Henry Ford tarafından yeni bir üretim yöntemi ortaya konulmuştur. Bu üretim tarzı daha sonrasında bütün üretim sektörlerine sıçrayacak ve kitlesel üretimin ilk adımlarının atılmasına neden olacaktır. Endüstri çağının mucidi Henry Ford'un ve Ford Fabrikasının bu süreçte yaşadıkları madde madde aşağıda aktarılmıştır. 
Bu yazı 20. yy'nin başlarında işçi hareketleri, işçilerin çalışma şartlarının anlaşılması, ilk fabrikaların üretim tarzlarının ortaya konulması, sendikalaşma faaliyetlerin ortay çıkması konuları açısından önemlidir. 

20. Yy'nin Başlarında Amerika
  • Amerika’da yeni makinalar ve yönetim biçimleri devreye sokuldukça kar marjları da o hızla artmıştır.
  • Yürüyen üretim bantları sayesinde kitlesel üretim hızla artmıştır.
  • İlk kez otomotiv sayesinde kullanılan montaj hattı milyonlarca insanın günlük yaşamını değiştirmişti.
  • 20. Yy’den itibaren kasabanın yerini şehirler almaya başlamıştı.
  • Amerika ve Avrupa’da en çok kazanan işçiler ağır sanayide çalışan işçilerdi.
  • Buhar çağı yerini elektrik ve makine çağına bırakıyordu.
  • İngiltere’de ilk üretilmeye başlayan arabaların yapım süresi birkaç haftayı buluyordu.
  • O zamanlarda arabayı yapanlar ile satın alanlar arasında büyük bir ekonomik uçurum bulunuyordu.


Fordist Üretim Tarzının Ortaya Çıkışı 

  • Henry Ford 1908’de üretimi baştan aşağı değiştirecek bir yöntemle ortaya çıktı. Henry Ford en basit arabayı yapabilmek için işe koyuldu. Taşra için bir araba “At arabasının 20. yy versiyonu”.
  • Ford Model T’yi ucuza üretebilmek için üretim yöntemini değiştirmesi gerektiğinin farkındaydı.
  • Model T’yi ucuza üretmek için fabrikayı yeniden dizayn ederken verimlilik uzmanı Frederick Taylor’dan etkilenmiştir.
  • Taylor yaptığı küçük değişiklikler ile işlerde %300’e varan artışlar sağlıyordu.
  • Taylor üretim hattındaki işleri çok küçük parçalara bölüyordu. Ford’un fabrikasında bir tekerlek yapımı toplamda 100 aşamaya bölünmüştü.
  • Bu değişikliklere rağmen günde hala sadece 20 otomobil üretilebiliyordu.
  • 1913 yılında Ford devrim yaratan yeniliği getirdi. O günlerde arabalar sabit ayaklı tezgahlar üzerinde yapılıyordu. Ford bunu ortadan kaldırdı. Artık işçiler arabaların önüne gelmiyor, araba işçilerin önüne geliyordu.
  • İşçiler artık dev bir makinenin parçası haline gelmeye başlamışlardı. Hızı ayarlan ise yönetimdi. Üretim hattı bütün bir fabrikanın ritmini belirliyordu.
  • İşçilerin çok az bir kısmı bu yoğun tempoya dayanabiliyordu. İşçilerin büyük bir kısmı birkaç hafta çalışıp işi bırakıyordu.
  • Ford işçi devir hızının artması karşısında işçi ücretlerini arttırma kararı aldı. Çünkü yeni sistemde bir arabanın üretim süresi sadece 1.5 saatti. Bu sayede şirket çok hızlı büyüyor ve büyük karlar elde ediyordu.
  • Günlük ücretin 5$ seviyesine yükseltilince fabrikaya başvuran işçi sayısı hızla arttı.
  • 1920’li yıllara gelindiğinde Detroit insan akınına uğradı. Diğer otomobil fabrikalarının da üretim bandı sistemine geçmesiyle işçiler iyi ücret alıyordu.
  • Bu yıllarda Ford Amerika’nın en büyük fabrikasını yaptı. Fabrikanın bir ucundan giren demir, kömür ve plastik diğer tarafından günde 2.500 adet Model T araba olarak dışarıya çıkıyordu. Bu fabrikada 80.000 işçi çalışıyordu.
  • Ford fabrikalarında çalışmak isteyen işçilerin akını sonrasında çalışanların %70’lik bir kısmını göçmenler oluşturmaya başlamıştı. Bunun üzerine şirket kendi dil okullarını açmaya başlamıştı.
  • Ford çalışma hızı düşmesin diye etnik grupları birbirlerine karşı kullandı. İtalyanları Lehlere, Almanları Yunanlılara, Beyaz Amerikalıyı Siyaha karşı kullandı.
  • Ford’un fabrikasında sendikaya kayıt olmak kesinlikle yasaktı. Fabrikanın kendine has güvenlik servisi vardı. Bu servis herhangi bir sendikaya kayıt olanları tespit ediyor ve anında işten kovuyordu.
  • Ford’un fabrikasında çalışan işçiler haftalıklarından belli bir kısmını kesinti yaptırarak kendi arabalarına sahip olabiliyorlardı.
  • 1924 yılına gelindiğinde Ford’un fabrikasında 10 milyonuncu Model T üretilmişti. Bu araç ülkenin bir ucundan diğer ucuna seyahat ettirilmişti. Böylece reklam yapılıyordu.
  • 1920’li yılların ortasına gelindiğinde artık her 5 Amerikalıdan birisinde araba vardı. İngiltere’de bu orana ancak 40 yıl sonra ulaşılabildi.
  • 1930’lı yılların başına gelindiğinde Amerika yollarında 29 milyon araba vardı. Bunların yarısını ise Ford marka Model T oluşturuyordu.
  • Ford’u taklit eden ilk Avrupa markası Fiat olmuştur. Fiat’ta yürüyen üretim bandı sistemini kurmuştur.
  • Ford 1912 yılında İngiltere’de bir fabrika kurdu. Ancak 1929 yılına gelindiğinde İngiltere’de sadece 1 milyon araba vardı. Sebebi ise İngiltere’de işçilere ödenen ücretin çok düşük olmasıydı. İngiltere’de işçilere Amerika’da işçilerin aldığı ücretin 5’te 1’i bir ücret ödeniyordu. En çok kazanan işçiler bisiklet alabilecek kadar zengin oluyorlardı.


Sendikalaşma Faaliyetlerinin Ortaya Çıkışı

  • 1929 yılında Büyük Buhran’ın başlaması ile birlikte diğer iş kollarında ki fabrikaların çoğu kapanmaya başladı. Bu dönemde araba fabrikaları ayakta kalabilmeyi başarmıştı. Bunun üzerine diğer iş kollarında işten çıkarılan işçiler araba fabrikalarının önünde iş bulmak için beklemeye başlamışlardı.
  • Bu dönemde araba fabrikalarında üretim hatları iyice hızlandı. Artık vardiya süreleri artmaya başlamıştı. Saatlik olarak verilen 1$’lık ücretler 50 Cent civarına çekilmişti. İşçiler bu şartlar altında çalışmak zorundaydılar çünkü istifa etmeleri durumunda iş bulabilecekleri herhangi bir sektör yoktu ve onların yerini doldurmak için kapıda bekleyen bir sürü işçi vardı.
  • Bunun üzerine ise fabrikalarda sendikalaşma hareketleri başlamış ve hızlanmıştır. Ancak sendikaların bu kadar büyük bir ekonomik bunalım karşısında işçi haksızlıklarına karşı yapabileceği bir şey bulunmuyordu.
  • İşçiler bu ağır şartlar altında daha fazla çalışamayacaklarına kanaat getirdikleri zaman açlık grevine başlamaya karar verdiler. Fabrika önünde yaptıkları eylemler güvenlik güçleri tarafından şiddetli bir şekilde karşılandı. İşçilere tazyikli su ve kurşun sıkılıyordu. Ford fabrikasının önünde 4 gösterici polis tarafından vurularak öldürüldü.
  • Başkan Roosevelt’in başa gelmesi ile işçilerin sendika faaliyetleri güçlendi. İşçilere sendika kurma ve toplu sözleşme yapma hakkı verildi.
  • 1937 yılında otomobil fabrikaları sendikaları tanımaya başlamıştı. Ford ise hala sendikalara karşı çıkıyordu. İşçilerine karşı eski otoriter yönetimi uygulamaya devam ediyordu.
  • 1941 yılına kadar işçi sendikaları hızlı bir şekilde güçlenmeye devam etti. 1941 yılında Ford’un fabrikasında işçiler iş bırakma eylemine başladılar ve grev kararı aldılar.
  • Grevden sonra sendika Ford ile resmi bir sözleşme imzaladı. O günden itibaren bütün işçiler sendikaya üye olma hakkı elde etti. İş koşulları ve hattın hızıyla ilgili konularda uzlaşma ile karar verilecekti. Zorluklarla elde edilen Ford sözleşmesi bütün Amerikan endüstrisine örnek oldu.



Sosyal Bilimler Alanında Okunması Tavsiye 20 Kitap

  Hiç yorum yok

Sosyal bilimler alanı kapsam itibari ile çok çeşitli bir alan olmasına rağmen her sosyal bilimcinin okuması gerektiği bazı kitapların olması gerektiğini düşünenlerdenim.

Rahmetli Sakıp Sabancı'nın söylediği gibi "Her şeyin bir şeyini, bir şeyin her şeyini bilmek" gerekmektedir. Sosyal bilimler alanında ders veren ve eğitim alan her öğrencinin entelektüel olarak kendini geliştirebilmesi için kendisine bu sözü düstur edinmesi gerekir.

Bu doğrultuda okuduğum kitapların bazılarından oluşan bir liste hazırladım. Sizinde eklemek istedikleriniz var ise yorum kısmından iletebilirsiniz.


  1. Kendi Kendine MBA (Josh Kaufman)
  2. Tez Nasıl Yazılır (Umberto Eco)
  3. Beyaz Zambaklar Ülkesinde (Grigory Petrov)
  4. Komünist Manifesto (Karl Marx)
  5. Hayvan Çiftliği (George Orwell)
  6. Tüketim Toplumu (Jean Baudrillard)
  7. Bilimsel Yönetimin İlkeleri (Frederick Taylor)
  8. Türkiye'de Köy Enstitüleri (Fay Kirby)
  9. Sosyal Bilimleri Açın (Gulbenkian Komisyonu)
  10. Büyük Dönüşüm (Karl Polanyi)
  11. Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları (John Perkins)
  12. İktisadı Anlamak (Dani Rodrik)
  13. Kısa 20. Yüzyıl (E. Hobsbawn)
  14. Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu (Max Weber)
  15. Siyasi Tarih (Oral Sander)
  16. Cesur Yeni Dünya (Aldous Huxley)
  17. Yöneticilere Tavsiyeler (İmam Gazali)
  18. İktisadi Düşünce Tarihi (Hunt)
  19. Türkiye'de Toplum ve Siyaset (Şerif Mardin)
  20. Kamusallığın Yapısal Dönüşümü (Jurgen Habermas)

























GMAT Sınavı Hakkında Tüm Bilgiler

  Hiç yorum yok


GMAT sınavı Türkiye'de ve Yurt dışında faaliyet gösteren ve bilhassa MBA olarak bilinen işletme, yönetim alanlarında yüksek lisans ve doktora yapmak isteyen kişilerin girmesi ve sahip olması gereken puan türüdür.

Dünya üzerinde 2.000'den fazla kurum MBA eğitimleri için GMAT puanı istemektedir. Peki bu puan türü hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir. Bu yazıda soruların hepsine cevap bulacaksınız. Ayrıca merak ettiğiniz diğer soruları da yorum kısmında sorabilirsiniz.

GRE ve GMAT Farkı Nedir?

GRE Sınavı, herhangi bir mühendislik veya sosyal bilimler alanındaki bölümlerde yüksek lisans ve doktora yapmak isteyen öğrencilere hitap etmektedir. GMAT sınavı ise yalnızca işletme alanında yüksek lisans ya da doktora yapmak isteyen öğrencilere hitap etmektedir.

GRE Sınavını işletme programları için 1100’ün üzerinde üniversite ve kuruluş kabul etmektedir. GMAT sınavını ise 1700’ün üzerinde üniversite ve kuruluşun 5600 İşletme programı kabul etmektedir. Bu nedenle İşletme bölümü için GMAT sınavına girmek daha avantajlıdır.

GRE ve GMAT sınavının sözel soruları arasındaki en büyük fark GRE’nin kelime bilgisine GMAT’ın ise dil bilgisine odaklanmasıdır. GRE sınavında bir cümlenin eşdeğeri olan cümleler, okuduğunu anlama, eleştiri becerisi, metin tamamlama gibi sorular bulunmaktadır. GMAT sınavında ise cümledeki hataları düzeltme, okuduğunu anlama ve eleştiri becerileri gibi sorular bulunmaktadır.

GMAT Sınavına Kimler Katılır?

Amerika’da, Kanada’da veya Türkiye’de yüksek lisans ve doktora programlarının yönetim ve işletme benzeri bölümlerine başvurmak isteyen öğrenciler katılır. Bununla birlikte adayların minimum 18 yaşı doldurmuş olmaları gerekmektedir. Bu duruma istisna olarak 13 – 17 yaş aralığında bulunan adaylar, Veli ya da Vasilerinden temin edilmiş yazılı izinle sınava katılabilmektedirler. Ayrıca adaylar 12 aylık dönem içerisinde sınava sadece 5 sefer katılabilmektedirler. Diğer bir ifade ile kullanıcılar sınava girdikleri en son tarihten 31 gün sonra tekrar sınava girme hakkına sahip olurlar.

GMAT Sınavına Hangi Seviyede Hazırlanılmalıdır?

Çoğu üniversite’nin taban puan olarak kullandığı 600 ve üzerinde puan almak için en az upper intermediate seviyesi uygun kabul edilmektedir.

GMAT Sınavına Girmek İçin 6 Neden

60 yıldan uzun bir süredir, GMAT sınavı MBA başvuruları için en popüler sınavdır.
Her 10 MBA kaydının 9’u GMAT puanı ile yapılmıştır.
GMAT Sınavına dünya çapında her yıl yaklaşık 200.000 öğrenci katılmaktadır.
GMAT sınavını dünya çapında 7.000 MBA ve Master programı kabul etmektedir.
114’dan fazla ülkede 2.300’den fazla okul GMAT sınavını kabul etmektedir.
GMAT Sınavının, 114 ülkede 650 test merkezi bulunmaktadır.

GMAT Sınavının Süresi Ne Kadardır?

Bu sınavın toplam süresi 3 saat 30 dakikadır. Bununla birlikte aralarda uygulanan isteğe bağlı dinlenme molaları ile sınav 4 saate yakın sürebilmektedir.

GMAT Hangi Kuruluşlar Tarafından Kabul Edilmektedir?

GMAT Amerika’daki yüksek lisans ve doktora programlarının işletme, yönetim bölümlerine başvuracak öğrencilerin girmesi gereken bir sınavdır. Günümüzde GMAT testi sonuçları özel sektörde İngilizce bilgisinin güvencesi olarak saygın bir yer edinmiştir. Özellikle personel alımlarında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. GMAT sınavı Amerika, Kanada ve Türkiye’de birçok üniversite tarafından kabul görmektedir.

GMAT Sınavının Sonuçları Kaç Yıl Geçerlidir?

GMAT sınavı geçerlilik sınavı 5 yıldır.

GMAT Sınavına Nasıl Başvurulur?

GMAT sınavına online, telefon, posta veya faks ile kayıt olunabilmektedir. Posta yoluyla yapılan başvurular için en az 15 gün öncesinden başvurulmalıdır. Online ve telefon yoluyla yapılan kayıtlar için en geç sınav tarihinden 24 saat öncesi baz alınmalıdır.

Online kayıt için www.mba.com web sitesi kullanılmaktadır.
Kullanıcılar bu site üzerinde oluşturacağı kullanıcı hesabı ve profili sayesinde sınav ücreti hariç herhangi bir ekstra ücret ödemeden başvurularını tamamlayabilmektedirler.

Telefonla kayıt işlemi, Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa/Orta Doğu/Afrika bölge ülkeleri için +44 (0) 161 855 7219 numaralı telefon üzerinden saat 09:00 – 18:00 arasında gerçekleştirilmektedir. Bu işlem dahilinde sınav ücreti hariç 10 USD ekstra ücret ödenmesi gerekebilmektedir. Faks ile kayıt için gerekli numara: Faks: +44 (0) 161 855 7301

Posta veya faks ile başvurmak için mutlaka GMAT® Appointment Scheduling form önceden doldurulmalıdır. Bu formu doldurmak için Test Merkezi ID numarası (Test Center ID) ve Ülke Koduna (Country Code) ihtiyaç vardır. Pearson VUE, GMAT testine başvuru, test ile ilgili tüm resmi işlemler ve GMAT sınavını düzenlemekle yetkili kurumdur. Bu kurum tarafından İstanbul’ da GMAT testinin yapıldığı merkez detayları aşağıdaki gibidir;

Ülke kodu: TUR Test Merkezi ID numarası: 50508

Adres: Pearson Professional Centers-Istanbul, Turkey Address: BJK Plaza, A Blok Süleyman Seba Cad. No:92 Akaretler, Besiktas Istanbul, 34357 Telefon: +90 (212) 227 4937

Posta ile kayıt için gerekli adres: Pearson VUE Attention: GMAT® Program PO Box 581907 Minneapolis, MN 55458-1907 USA 2017

2019 Yılı Sınav Ücreti Ne Kadardır?


GMAT Sınav ücretini, kredi kartı, banka kartı, havale ve çek ile ödeyebilirsiniz. GMAT Sınav iptali için, sınavınızın yapıldığı tarih ve saatten yedi gün önce yapılan iptallerde, 80 ABD Doları tutarında geri ödeme alabilirsiniz. Telefonla yapılan başvuruyu iptal ederseniz, 80 ABD doları ve telefon başvurusu için alınan 10 ABD doları iadesi yapılır. Sınav tarihine 7 gün kala sınavınızı iptal ederseniz geri ödeme alamazsınız.
Sınav ve HizmetlerÜcret
GMAT Sınavı250 $
Ek Puan Raporu35 $
Geliştirilmiş Puan Raporu30 $
Puan İptali25 $
Reinstate Puanı50 $
AWA Deneme Raporlaması45 $

GMAT Sınavında Geçerli, Yaygın Anlamda Kabul Gören Skor Nedir?

GMAT sınavları yıllar içinde farklı şekil ve farklı puanlama formatlarıyla uygulanmıştır. Bu sınavların sonuçlarında ortak bir yeterlilik kararı kabul edilmemesine karşın genel bir takım skor kabulleri olmuştur. Genel anlamda hedeflenmesi gereken skor 600-800 puan arasıdır.

GMAT Sınavının İçeriği Nasıldır?

Bu sınav sayısal, sözel, yazınsal analitik ve akıl yürütme/muhakeme olmak üzere 4 bölüme ayrılmıştır.

 Sözel Bölüm:
Bu bölüm eleştirel yaklaşım (15 soru), cümle düzeltme (13 soru) ve okuduğunu anlama (13 soru) ile toplam 41 soru içerip 75 dakikadan oluşmaktadır.

Sayısal Bölüm:
Bu bölüm problem çözümü (24 soru) ve veri yeterliliği (13 soru) ile toplam 37 soru içerip 75 dakikadan oluşmaktadır.

Yazınsal Analitik Bölümü:
Yazma becerinizin ölçüldüğü testtir ve yaklaşık 30 dakika süresi bulunmaktadır.

Akıl Yürütme  / Muhakeme bölümü:
Akıl yürütme / muhakeme becerilerinin ölçüldüğü testtir. 12 sorudan oluşur ve 30 dk sürer.

GMAT Sınav Puanlama Sistemi Nasıldır?

ENTEGRE AKIL YÜRÜTMELİ  GMAT SINAVI
GMAT SINAV BÖLÜMÜ                  PUAN SIRASI           ARALIKLAR
Analitik Yazma Değerlendirmesi
0.0-6.0
0.5 aralıklarla
Entegre Mantık
1-8
1’li aralıklarla
Sayısal
0-60
1’li aralıklarla (7’den küçük ya da 50’ den büyük puanlar çok nadir)
Sözel
0-60
1’li aralıklarla (9 dan küçük ya da 44’ den büyük puanlar çok nadir)                                                                               
Toplam Puan
200-800
10’ lu aralıklarla (sözlü ve sayısaldan değerlendirilir.
GMAT Yetkili Sınav Merkezleri

İSTANBUL
Pearson Professional Centers
Adres: Pearson Professional Centers-Istanbul, Turkey Address: BJK Plaza, A Blok
Süleyman Seba Cad. No:92 Akaretler, Besiktas Istanbul, 34357
Telefon: +90 (212) 227 4937

Kaynakçalar:

GRE Sınavı Hakkında Merak Ettiğiniz Tüm Soruların Cevapları

  Hiç yorum yok


ALES Türkiye'de uygulanan ve akademik bir yol çizmek isteyenler için muhakkak girilmesi gereken bir sınavdır. Türkiye'de bulunan üniversitelerin çoğu akademik ilanlarında ALES puanınızın belli bir seviyede olmasını istemektedir.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde ki ülkelerde çeşitli akademik ilanlarında adaylardan GRE puanı yani tam açılımı ile "Graduate Record Examination" puanı istemektedir.

Peki Nedir GRE (Graduate Record Examination) ?

ABD, Kanada gibi ülkelerde bulunan üniversitelerde eğitim görmek isteyen kişilerin elinde bulundurması gereken bir puan türüdür. Genellikle ingilizce eğitim veren tüm üniversitelerde, tüm ülkelerde geçerliliği olan bir puan türüdür. Ancak GMAT isimli puan türünü isteyen ülkeler ve üniversitelerde mevcuttur.

GRE Sınavı Nasıldır?

Adaylar bu sınavda temel olarak 4 başlık altında toplanan sorulara cevap vermektedir. Bunlar:

  • Verbal reasoning: Sözel akıl yürütme
  • Quantitative reasoning: Nicel akıl yürütme 
  • Critical thinking: Kritik düşünme becerileri
  • Analytical writing skills: Analitik yazma becerileri
GRE Sınavı Hangi İllerde Yapılmaktadır?

Gre sınavı Türkiye'de sadece İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde yapılmaktadır.

Gre Sınavının Ücreti Ne Kadardır?

Türkiye'de yapılan sınavlara başvuru yapabilmek için 255$ bir ücret yatırmanız gerekmektedir.

Gre'de Alınabilecek Tam ve Taban Puanlar Nelerdir?

Gre sınavında girmeyi tercih ettiğiniz her bölüm sınavında geçerli puan aralığı 200-800 arasındadır.

Gre Sınavlarını Hangi Kurum Yapmaktadır?

Tüm dünyada yapılan GRE sınavlarını yapmakta olan kurum ETS yani Educational Testing Service'dir. İnternet Sitesi: https://www.ets.org/

GRE Puanınız Ne Zaman Açıklanır?

Gre puanınız sınav bitiminden hemen sonra aday ekranında gösterilmektedir. 

GRE Sınavına Kaç Kez Girebilirim?

Gre sınavına son 12 ay içerisinde en fazla 5 kez girebilirsiniz. Ek olarak en girdiğiniz iki sınav arasında en az 21 gün fark olması gerekmektedir.

Gre Sınavı Ne Zaman Yapılmaktadır?

Gre sınavı hemen hemen hergün yapılamaktadır. Cumartesi günleri de bazen sınavlar olabilmektedir. Ancak pazar günleri sınav yapılmamaktadır. Güncel sınav tarihleri internet sitesinden sürekli paylaşılmaktadır. 

Türkiye'de Sınav Merkezleri Nerelerdir?

İstanbul : Test Hizmetleri

Ankara : Turkish – American Association

İzmir : Turkish – American Association

Gre Sınavına Nereden Başvurabilirim?

GRE sınav başvurularınız ile ilgili detaylı bilgiyi aşağıdaki linkde bulabilirsiniz; http://www.ets.org/gre/revised_general/register/

GRE Puanı Nasıl Hesaplanır?

Sınav Formatı ve Puanlama
Computer-Based Test
BölümSoru AdediZaman
Analytical Writing
(2 bölüm)
İçerik 1: Durum değerlendirmesi
İçerik 2 : Argüman Analizi
30 dk / içerik
Verbal Reasoning
(2 bölüm)
20 soru / bölüm, toplam : 40 soru30 dk / bölüm
Quantitative Reasoning
2 bölüm
20 soru / bölüm, toplam : 40 soru35 dk / bölüm
Unscored¹DeğişkenDeğişken
Research²DeğişkenDeğişken
Sınav süresi 3 saat 45 dk dır. Sınav toplam 6 bölümden oluşup, 3. bölümden sonra 10 dk ara verilir.

Paper-based Test 
BölümSoru AdediZaman
Analytical Writing
1 bölüm-2 içerik
İçerik 1: Durum değerlendirmesi
İçerik 2 : Argüman Analizi
30 dk / içerik
Verbal Reasoning
2 bölüm
25 soru / bölüm, toplam: 50 soru35 dk / bölüm
Quantitative Reasoning
(2 bölüm)
25 soru / bölüm, toplam: 50 soru40 dk / bölüm
Sınav süresi 3 saat 30 dk dır. Sınav toplam 6 bölümden oluşup, 3. bölümden sonra 10 dk ara verilir.

Puanlama
GRE Revize Test ( Ağustos 2011 sonrası sınava girenler için geçerlidir)
BölümPuanlar
Verbal Reasoning130–170, 1 puan artışlı
Quantitative Reasoning130–170, 1 puan artışlı
Analytical Writing0–6, 0,5 puan artışlı

GRE  Test ( Ağustos 2011 öncesi sınava girenler için geçerlidir)
BölümPuanlar
Verbal Reasoning200–800, 10 puan artışlı
Quantitative Reasoning200–800, 10 puan artışlı
Analytical Writing0–6, yarım puan artışlı
Puan hesaplama tablosu kaynak: GRE İstanbul

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *